1-ders

Benim kızım biraz çalışkan öğrencilerden olacak sanırım. Anneannesi ile markete gittiklerinde, kendisine bu alıştırma kitabını aldırmış. Sabah kahvaltısını ederken bu kitabı masaya koyup içindeki alıştırmaları yapıyor. Bir de “Ben senin gibi okuyamıyorum ama :(” diye mızmızlanıyor 🙂

Kahvaltı ve sabah dersinin (?) ardından kreşe gitti kızım. Öğretmeninin okul defterine yazdığına göre, okulda kaldığı 3 saat içinde sene sonu gösterisi için müzik çalışmışlar ve hamur oynamışlar.

Öğleden sonra kreşten çıkınca fakir çocuklar adına yapılan ikinci el satış mağazasına gitmek isteyip istemediğini sordum. Tabii ki mağazanın önüne gelene kadar ne demek istediğimi anlamadı. Günün geri kalanını ise tamamen kendisi yönlendirdi.

1-ikinci el satış

Kızım kendisi için bir mayo, bir bikini ve bir de Crocks ayakkabı aldı. Sanırım denize girmeyi çok özlemiş 🙂

kum yatağı (2)

Boş pazar alanına gitmek istedi. Alanın bir bölümünde inşaat kumları yığılı idi. İnce kum, ıslak kum, çamurlu bir tür toprak, çakıl taşları, killi beyaz kum vs vs. Her birini tek tek elledi. Sonra birlikte pasta yaptık. Çamurdan çikolata, beyaz killi topraktan krema yaptığını söyledi. Islak kumun ıslak olduğunu kendisi fark etti. Tam bilemiyorum ama epey bir çıkarım yaptı kendince sanırım o kumlu bölgede.

kum yatağı

Sonra kumlara tırmanmaya, tepelerin önünden arkasından dolanmaya başladı. Arksına geçip de beni göremediğinde seslenerek kontrol etti, çok uaklaşıp uzaklaşmadığını 🙂

1-yürüyüş

Kumların arasında epey bir oyalandıktan sonra yürüyüş yapmaya karar verdik.

çiçekler

İşte yürüyüşümüzde karşılaştığımız manzaralar…

çiçek

beton

Yer beton, duvar taştan… Ve o duvarla betonun arasından çıkmayı başarmış bir bitki…

 

yeni dünya ve çiçek

Her şey güllük gülistanlık değil tabii. Bu cennet gibi yerde bile insanlar sinir bozmayı başarıyorlar. Yeni dünya mevsimi geldi. Her taraf yeni dünya ağaçları ile dolu. Biz de yiye yiye evimize doğru gidiyorduk. Bir tanesi çok tatlıydı. Kızım bayıldı. O sırada ağacın bahçesinde olduğu apartmanın giriş katından bir teyze çıktı. Yaşlı, şalvarlı, başörtülü yurdum teyzesi… “Teyze bu ağaç sizinse bir şey soracağım izninizle, aşılı mı bu ağaç yoksa cinsi mi böyle, çok tatlı, kızım çok beğendi” dedim ve teyze birden bağırmaya başladı: “Şu ağaca mı göz diktiniz? Ben başkalarının poşetinden erzak çalıyor muyum?” dedi. Kısa bir süre şok geçirdim, ciddi mi şaka mı yapıyor anlayamadım. Zira meyvelerin bir kısmı ağacın üzerinde kurumuştu, belli ki kendisi de yemiyor, toplayıp satmıyor da… Ama buranın insanının böyle bir durumu var maalesef. Gelişen turizm ile birlikte aniden zengin olup, sonra ellerindekileri satıp da tekrar fakirleşince birden hem yabancılara karşı düşmanlık geliştirmişler hem de mallarına çok düşkün olmuşlar. Genelleme yaptım tabii şu an… Harika insanlarla da tanıştım burada… Ama bölgeye ilişkin bilgisi olan kime sorsanız aynı şeyi söyleyecektir. Çoğu insanda bu hal var ve çok sinir bozucu olabiliyor bazen. 3 yaşındaki çocuğun yediği iki tane yeni dünya gözlerine batabiliyor. Maalesef…

 

ağaca tırmanma

Kimsenin sinirimizi bozmasına izin veremeyiz tabii ki… Biz dolaşmaya devam ettik. Kızım gözüne kestirdiği bir ağaca tırmandı.

kaset

Geçen Cuma pazarda gezerken ördek yavruları görmüştü kızım. Orada mıdırlar diye aynı yere gitti. Bir baktık iki çay bardağı ve iki kaset kalmış geçen Cuma’dan… Bu Cuma sahibi gelri alır artık. Kızım kaset nedir anlayamadı tabii 🙂

çamur

Yağmur başlayınca bir süre çamurda oynamak istedi kızım. Sonra eve gelince de küvete girdi tabii hemen sıcak sıcak…

Akşam yemeğini kendi kendine yedi, çok acıkmış babasını bekleyemedi. Biraz çizgi film seyretti. Biz yemeğimizi yedikten sonra babası ile oynadı ve Dandini Dandini Dastana eşliğinde uykuya daldı.

Bir gün daha böyle bitti…